Doğum anı kök hücrelerin çevresel etkenlerle henüz karşılaşmadığı, yani en saf – temiz olduğu zamandır. Doğumdan hemen sonra vücudumuz, dolayısıyla her tür hücremiz çevresel etkenlerle karşılaşmaya başlar ve yetişkin hayatımız boyunca karşılaşmalar hep devam eder. Bu etkenler arasında en çok karşılaştıklarımız:

  • Gıdalardan alınan kimyasal katkı maddeleri
  • Çevresel hava, su ve gıda kirliliğinden alınan maddeler
  • Kullanılan ilaçlarla geçen maddeler
  • Radyoaktif ışınlar
  • Enfeksiyon hastalıklarına neden olan bakteri, virüs, vb… canlı etkenler olarak sayılabilir.

Özellikle bazı virüsler bu açıdan çok önem taşır. Bunların çoğu vücuda girer ve önemli bir hastalığa neden olmazlar. Fakat hücrelerimizde yaşam boyu kalırlar. Ancak bağışıklık sisteminin zayıfladığı bazı durumlarda baskıdan kurtularak etkin hale geçerler ve ciddi hastalıklara yol açabilirler. Örneğin Herpes virüsleri (siğil, uçuk), Sitomegalovirüs (CMV), Hepatit B, Hepatit C gibi.

Soframıza gelen sebze ve meyvelerin bir kısmında böcek ve zararlılara karşı kullanılan ilaç kalıntıları, tarımda kullanılan suni gübre artıkları, endüstriyel atık maddelerle kirlenmiş toprak, motorlu taşıt egzoz gazlarındaki ağır metal buharları, gıda üretiminde kullanılan koruyucu kimyasal maddeler ve antibiyotikler gibi daha pek çok etken çevresel kirlenme çerçevesini oluşturmaktadır.

Bunlar ve benzeri pek çok etkenler yaşam boyunca karşılaştığımız ciddi hastalıklara veya yaşam kalitesini azaltan kronik hastalıklara yol açabilirler. Alzheimer, Parkinson, Diabet, Lupus, ALS, Multipl skleroz (MS), bazı metabolik hastalıklar, bağışıklık sistemini ilgilendiren hastalıklar, bazı kanser türleri gibi.

Vücudumuzda bulunan hücreler çoğalırken veya yenilenirken çevresel etkenlerden herhangi birinin tetiklemesi ile bazı hücrelerde genetik yapı etkilenerek değişime uğrar. Bu değişimler Mutasyon olarak adlandırılır ve çoğu hücre içindeki kontrol mekanizmaları ile onarılır veya etkisiz hale getirilir. Fakat bazı durumlarda kontrol mekanizmaları yeterli olmayabilir ve kontrolsüz hücre çoğalması ortaya çıkar, hücre ve doku normal görevini yapamaz. Pek çok hastalığın bu etkilerle olduğuna inanılmaktadır.