“ONKİM projesiyle önümüzdeki 25 yıl içinde yaşlanmayı tamamen durduramasak da yavaşlatmayı ümit ediyoruz. Amacımız kaliteli yaşlanmayı sağlamak.”
İstanbul’un ve Boğaziçi’nin büyüsü bir başkadır. Sayısız şair, yazar, ressam İstanbul’a olan hayranlığını eserlerine nakış gibi işlemişlerdir. “Türkçesi bülbül, Gecesi sümbül” kokan bu şehrin muhteşem Boğaziçi manzarasında bulunan; merhum Hacı Ömer Sabancı ve Sadıka Sabancı’nın zarif ve asil ruhlu kızları sayın Demet Sabancı Çetindoğan’ın evine misafir olduk. Fashion Tv Türkiye’nin, Sabancı Holding’in tekstil sektöründeki şirketi Bossa’nın ve farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmaların sahibesi Demet Sabancı, on parmağında, on marifet değil çok daha fazlası bulunan huzurlu ve çalışkan bir hanımefendi…
>> Türkiye’nin en güçlü kadınları arasında gösteriliyorsunuz… Size göre güçlü olan yönleriniz neler?
Güçlü bir iş kadını, gelecek 10 yılda iç ve dış pazarlarda değişimi dikkate alarak işlerini geliştiren ve rakiplerinden hep bir adım önde olandır. Zihinleri geleceğe yönelen, içinde yaşadığı toplumu ve insanları iyi tanıyan kişiler toplumdaki ve ekonomideki trendleri herkesten önce sezebilir. Aksi takdirde aynı ülkede yaşasalar da bilgi ve birikim düzeyleri birbirine yakın olsa da, her üst düzey yönetici, değişen trendleri algılayamaz. Trendler, orta vadede bireylerin kariyerlerini, şirketlerin kazançlarını belirler. Ana eğilimler ise ekonominin ve ülkenin geleceğinin belirlenmesinde önemli roller oynar. Trendlerin algılanması geleceğe yönelik bir zihinsel ve örgütsel çaba gerektirmektedir.
AKTİF YILLANMA DÖNEMİ…
>> “ONKİM” kök hücre teknolojilerine yatırım yaptınız. Kanser, kalp ve felç tedavileri açısından, sağlıklı toplum için neler yapmak istiyorsunuz?
ONKİM adını verdiğimiz projemiz, kök hücrelerini, bağışıklık mekanizması hücrelerini ve çeşitli plazma proteinlerini kullanarak, kanser ve diğer hastalıkların tedavisinde yeni imkanlar açmak, anti-aging ve estetik alanında yaşlanma yerine aktif yıllanmayı sağlamayı amaçlıyor. Kök hücre araştırmaları ve geliştirilmesinde Türkiye ve uluslar arası çapta önemli bir odak olmayı ve araştırmalarımızın sonuçlarını tedavi hizmetlerine ve estetiğe yönlendirmeyi hedefliyoruz. Kök hücrelerinin tedavi dışındaki en önemli yanı estetik ve anti-aging’dir. Yaşlanmayı geciktirmek; durdurmak artık bir hayal olmaktan çıkıyor. Dünya bugünlerde bu iddiaları tartışıyor. En son buluşlar ve yapılan son deneyler gösteriyor ki, önümüzdeki 25 yıl içinde yaşlanmayı tamamen durduramasak da en azından yavaşlatmak konusunda önemli adımlar atabileceğiz. Yaşlanma değil aktif yıllanma artık gerçek olacak. Bizim de amacımız kaliteli yaşlanmayı sağlamak.
>> Bu çalışma temposu içinde iş ve özel hayat dengenizi nasıl sağlıyorsunuz?
Mümkün olduğunca özel hayatıma yani çocuklarıma, aileme, dostlarıma zaman ayırmaya çalışıyorum. Bunun yanı sıra; akşamları ve hafta sonları iş ile ilgili davetlere mümkün olduğunca katılmaya çalışıyorum. Sanatla ve yakınlarımla dinleniyorum diyebilirim. Şehrin karmaşasında, hayatın içinde an ve an yaşamayı seven bir insanım. Sevdiğim sanatçıların sergilerini, gelişen ve değişen sanat akımlarını takip ediyor, gözlem yapıyorum. Kitap okumayı, trendleri takip etmeyi ve yakınlarımla sohbet etmeyi çok seviyorum. Bunun dışında sağlıklı bir yaşam için düzenli beslenmeye ve spor yapmaya da gayret gösterdiğimi söyleyebilirim.
>> Siz bir yardımseversiniz. Bu konuda tevazu sahibi olduğunuzu da biliyorum ama bu yönlerinizden biraz bahseder misiniz?
Hepimizin yaşadığı topluma ve toplumun bireylerine karşı sorumlulukları var. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Yaratıcı Çocuklar Derneği’nde aktif olarak görev almaktayım. Bu dernekte, ben ve dernek üyesi sevgili arkadaşlarım sanatsal alanda kabiliyeti olan ama imkanları kısıtlı olan değerli çocuklarımıza imkan sağlamak amacındayız. Çalışmalarımız, hep bu yönde…
Sonuçta maneviyatın getirdikleri bizleri daha çok mutlu ediyor ve kalıcı mutluluklar olarak bizlerde daha fazla iz bırakıyor.
AİLEM TERAPİ MEKANIM
>> Mutfakla aranız nasıl? En güzel hangi yemeği pişirirsiniz?
Ailem özellikle babam yaptığım domatesli pilavı -ama hafif dibi tutmuş olacak- çok severdi. Ayrıca çevremdekiler Nevzineyi de (Kayseri’nin tahinli, pekmezli, cevizli bir tatlı çeşidi) iyi yaptığımı söylerler.
>> 3 çocuk annesi olarak bu güzel formunuzu nasıl koruyorsunuz?
Uyguladığım özel bir diyet yok. Ancak mümkün olduğunca hafif şeyler yemeye çalışıyorum.Yürüyüş yapmayı, yazın yüzmeyi, kışın da kayak yapmayı seviyorum. Ayrıca; ailem ve sevdiklerim ile geçirdiğim her an benim terapi mekanımı oluşturuyor.
>> Yenilikçi ve çok çalışkansınız bu enerjiyi nereden buluyorsunuz?
Aslında çok şey yapmak istiyorum ama 24 saat yetmiyor. Biraz önce dediğim gibi ailemize ve yaşadığımız topluma karşı sorumluluklarımız var. İnsan bu bilinç içinde olunca zamanın çok kıymetli olduğunu fark ediyor.
>> Kız çocukları genelde babalarına çok düşkün olur. Sizinki nasıldı?
Hem rahmetli babama hem de anneme çok düşkün bir insanım. Her ikisinin de çok özel kişiler olduğunu düşünüyorum. Sanıyorum onları tanıyan kişiler de benimle aynı görüşü paylaşırlar. Babamla diyaloğum her zaman sevgi ve saygı çerçevesinde olmuştur. Evin en küçüğü ve tek kızı olmam sebebiyle bana karşı son derece toleranslı olduğunu söyleyebilirim
>> Efendim ekonominin zirvesindeki iş kadınlarından birisiniz… Yeni nesile neler tavsiye edersiniz?
Etik değerler, medeni toplumların üzerinde yükseldiği temeli oluştururlar. Bu temel yüksekliği olmaksızın medeniyetler çöker. Kişisel bazda herkes şu sorunun cevabını vermelidir: “Benim en büyük arzum nedir?” Bunun cevabı ne olursa olsun kişi, öncelikle dürüst ve samimi olmalıdır ki, kurumu için dürüstçe çalışabilsin. İş hayatınızdaki duruşunuz için yani kaliteli fikirler üretebilmek için en önce maneviyatınız güçlü, kaliteli bir eğitim ve ahlak geçmişiniz olmalı. Bunlara sahip olduktan sonra uluslararası sanat, politika, sağlık ve spor gündemini takip etmeli dünyadan haberli bireyler olmalısınız ki dünyayı değiştirerek geliştirecek adımlarınız olabilsin.
>> “Evlat yetiştirmek, mermerde gül yetiştirmeye benzermiş” sizin de 3 evladınız var… Onlarla aranız nasıl?
Eşim ve ben, kültürlü, sevgi ve saygı dolu bir birey olarak dünyanın her tarafında yaşayabilecek ve kendilerini yaşadığı topluma kabul ettirebilecek donanıma sahip çocuklar yetiştirmek arzusundayız.
>> Fashion TV ile Türkiye’nin adını moda dünyasında daha çok duyuran; “Ztv” ile gençlerin eğitimleri konularında önderlik eden biri olarak Türkiye’nin doğru tanıtılması konularındaki düşüncelerinizi ve amaçlarınızı öğrenebilir miyiz?
Her şeyden önce eğitimli ve kültür düzeyi yüksek bir toplumun ülkesine katacağı çok olumlu girişimlerinin olacağı muhakkaktır. Ayrıca, moda da tıpkı spor ve sanat gibi ülkemizin tanıtımı için çok güzel bir araç. Biz de Fashion tv olarak hem modacılarımızın, hem de ülkemizin dünya tanıtımına katkıda bulunmak amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortak geliştirdiğimiz “7 Mekan 7 Modacı” adlı projemizi gerçekleştirdik. Her sene 21 Şubat Dünya Rehberler Günü’nde geleneksel olarak gerçekleştirilen Turist Rehberler Birliği (TUREB) Ödüllerinde Turizm Reklamı dalında bu projemiz birincilik ödülüne layık görüldü.
BENİMLE EVLENİR MİSİN!
>> Son olarak, unutamadığınız ilginç bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Yakın tarihte başımıza gelen bir olay. Pazar sabahıydı, eşim pencereden dışarı bakıyordu… ‘Demet gelir misin’ dedi. Ama kahkahalarla gülüyordu… Ben de yanına gittim. Bir tekne ve teknenin üzerinde kocaman harflerle yazılmış ‘SENİ SEVİYORUM’ yazısı var. Tekne sol’a dönünce de “BENİMLE EVLENİR MİSİN” yazısı görünüyordu. Ben de eşime senin sürprizin mi dedim. “Demetçiğim, biz zaten evli değil miyiz” dedi. Tam bizim evimizin sahil tarafı olduğu için eşimin hazırladığını düşündüm. Bizim de üç beş gün sonra evlilik yıldönümümüzdü. Ben de eşime ‘Bak insanlar ne güzel sürprizler hazırlıyor, artık sen de hayal dünyanı zenginleştirip güzel bir şey hazırlarsın’ dedim. O pazar günü çok eğlenmiştik.
HOBİLERİ; YEMEK-SPOR
İşadamı Cengiz Çetindoğan ile evli olan Demet Sabancı, üç çocuk sahibi. Sabancı’nın hobileri arasında yemek yapmak ve spor var.
Kordon kanı bankası ONKİM…
Temelleri 1993 yılına dayanan ve 2005 yılında Demet Sabancı’nın yaptığı yatırımlarla kurulan Onkim Kök Hücre Teknolojileri Tic. ve San. A.Ş., tıbbi alt yapısıyla ulusal ve uluslararası kuruluşlara Ar-Ge desteği vermeyi hedefliyor. Yönetim Kurulu Başkanlığını da Demet Sabancı’nın yürüttüğü ONKİM, İTÜ Teknoloji Geliştirme Merkezi’nde, her türlü doku ve hücre üzerinde AR-GE çalışmaları yapabilecek şekilde kuruldu. Tesisin, Sağlık Bakanlığı’nın ilgili kanun ve yönetmeliklerine, uluslararası birçok kalite ve akreditasyon kriterlerine uygun şekilde planlandığı belirtildi. Türkiye’de kordon kanının saklanması ile ilgili bütün süreçlerin müşteri adına sigorta teminatı altına alınması hizmeti de, ONKİM tarafından veriliyor. ONKİM, kök hücrelerini, bağışıklık mekanizması hücrelerini ve plazma proteinlerini kullanarak kanser tedavisinde yeni imkanlar açmak, felçli hastalarda yeni gelişmeler elde etmek, kök hücreleri kullanarak organ ve yeni diş üretimi amacıyla faaliyette bulunuyor.
ZARİF MUSTAFA PAŞA YALISI
18. yüzyıl sonunda inşa edilen, yalının ilk sahibi Mustafa Ağazade adında bir zat…Yıllar sonra yalıya adını veren Zarif Mustafa Paşa’nın eline geçiyor ve 1992 yılına kadar ailenin elinde kalıyor. Zarif Mustafa Paşa Yalısı, Kurtuluş Savaşı sırasında özel bir amaçla da kullanılmış; Mustafa Kemal Atatürk’ün asker arkadaşlarının, silahlarının saklandığı depo olarak hizmet vermiş. Şimdiki sahibi ise Demet Sabancı Çetindoğan. Neo-klasik devir özelliklerini taşıyan bu yapı harem, selamlık ve mehtabiye köşkü olmak üzere üç ayrı bölümden meydana geliyor. Mehtabiye köşkünün bir bölümü günümüze gelebilmiş ve bu bölüm çeşitli onarımlar nedeni ile özelliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Haremin bir kısmı 1918-1919 yıllarında yıkılmış, kalan bölümüne de 1971 yılında bir gemi çarpmış ve böylece harem bölümü günümüze gelememiştir. Günümüze yalnızca selamlık kısmı gelmiştir. Restore edilen bu bölüm iyi bir durumdadır.
RÖPORTAJ: Özlem YILMAZ / Türkiye Gazetesi